Aylin Kuryel ve Fırat Yücel, Kawa Nemir’in, James Joyce’un ölümsüz eseri 'Ulysess'i Kürtçeye çevirme sürecini bir belgesele dönüştürdü. Türkiye prömiyerini 16. Documentarist Belgesel Günleri’nde gerçekleştiren 'Ulysess'i Çevirmek', Nemir'in yaşamını ve 10 yılını verdiği çeviri sürecini anlatıyor.
Çevirmen Kawa Nemir, dünyaya geldiğinde Kürtçe konuşularak büyütüldü ancak daha sonra okula başladığında Kürtçeyi unuttu. Hatta Türkçe şiirler yazmaya başladı. Daha sonra anadilini öğrenmek için ailesinden duyduklarını kendi kendine notlar alarak çalıştı. Nemir’in yıllar önce anadilini öğrenmek için verdiği çaba, bugün James Joyce’un ölümsüz eseri ‘Ulysess’ başta olmak üzere Shakespeare, Ezra Pound, Yeats gibi yazarların Kürtçeye çevrilmesini sağladı.
Tüm bunları, Kawa Nemir’in hikayesini anlatan Aylin Kuryel ve Fırat Yücel imzalı ‘Ulysses Çevirmek’ belgeselinden öğreniyoruz. Türkiye prömiyerini 16. Documentarist Belgesel Günleri’nde gerçekleştiren film, Nemir’in yaşamını ve 10 yılını verdiği çeviri sürecini anlatıyor. Yönetmenler Kuryel ve Yücel, 1+1 Express’ten Ayşegül Oğuz’a verdikleri röportajda, Nemir ile tanışma hikayelerini, belgesel fikrinin nasıl ortaya çıktığını ve çekim sürecini anlattı. Kuryel, Kawa ile tanıştıktan sonra eseri Kürtçeye çevirme nedeninin bir öç hikayesi olduğunu öğrenmesiyle bu hikayeyi bir belgesele dönüştürme fikrinin geldiğini söyledi:
“Benim için kayıt altına alma arzusunu tetikleyen en belirgin anlardan biri, ilk muhabbetlerimizden birinde Kawa’nın ‘Ulysses’i Kürtçeye çevirmesinin aynı zamanda bir öç hikâyesi olduğunu dile getirmesiydi herhalde. Asimilasyon politikalarına, devlet şiddetine, dil üzerindeki baskılara karşı mücadele edenlerin arasına karışmış Kürtçe konuşan bir James Joyce fikri çok çarpıcı gelmişti. Kawa’nın deyişiyle, “insanları dünyayı Türkçe anlamaktan kurtarmak” için saflara katılmış bir Joyce. Bu hayal bizi edebiyatın ve çevirinin bir direniş biçimi olarak takibi nasıl yapılır, kaydı nasıl tutulur sorularının peşinden gitmeye sevk etti.”
1922 tarihli ‘Ulysses’ 1996’da Nevzat Erkmen çevirisiyle Türkçeleştirilmişti. 27 yıl sonra kitabı Kürtçeye çeviren Nemir, Türkiye’deki siyasi koşullar yüzünden Amsterdam’a taşındı ve bir edebiyat bursu ile Anne Frank’ın günlüğünü yazmaya başladığı eve yerleşti. Yönetmen Yücel ve Kuryel de Demir ile görüşmelerini bu evde gerçekleştirdi. Demirin çevirisi, Kürtçe dili için de bir arşiv niteliğinde. Zira Nemir, Kürt halkının konuştuğu ancak kayıt altına alınmamış birçok sözcüğün de kitapta yer aldığını belirtiyor.