İçiniz rahat olsun, Ertuğrul Özkök İsrail’e ‘Bir gece ansızın gelebilirim’ dedi

104 yaşına ulaşıp ondan sonra ‘Yatay yaşlanma’ metoduyla ebedi yaşam sürecine girme projesi olan bir adam bu projesini yarıda bıraktırma ihtimali çok yüksek bir işe neden kalkıştı diye merak edeniniz olabilir.

itiraf etmeliyim ki Ertuğrul Özkök’ün bu kararı almasından ben sorumlu olabilirim.

Baktım, kendi haline bıraktığımızda ondan kurtulma imkanımız yok bir başka çözüm deneyeyim dedim.

***

Cumhuriyet bayramı günü yazdığı yazıyı okurken çözüm aklıma geliverdi.

O yazısında yıllar önce Hürriyet gazetesinde yayınlanan kendi yazısından bir hatırlatma yapmış ve İstiklal savaşında savaşmış gazilerin Cumhuriyet hakkındaki görüşlerini anlatmış.

***

Gazilerin vefat tarihlerine baktığımda hepsinin Özkök’ün kendisine hedeflediği 104 yaşı aştığını gördüm.

Bunun üzerine işi gücü bıraktım, çünkü bu işten daha önemli bir şey olamazdı bana göre, ona bir mesaj çektim:

‘abi bak savaşmış bu adamlar ne kadar uzun yaşamışlar. eğer sen de 104 yaşını bulmak istiyorsan bir an önce bir savaşa katılmalısın. Benim tercihim bir an önce Gazze’ye gitmendir (bu onun uzun yaşama projesini kestirmeden bitirir diye düşünmüştüm). ama yine de sen bilirsin.’

***

Osman Müftüoğlu uzun yaşam için ne söylerse onlara uyan, Osman hocanın tuhaf tavsiyelerine alışık bir insan onun önerilerinden çok daha makul olan Gazze’de savaşması önerisini dikkate almaması mümkün değildi bence.

***

bugüne kadar ‘bir gece ansızın gelebiliriz’ lafını uyumlu bir seksüel mutluluk ifadesi olarak yorumladığına adım gibi emin olduğum bu adam şimdi bunu savaşçı anlamıyla da kullanmaya başladı. 

***

Gitmeye ikna oldu da kafamda bazı sorunlar var. Armageddon savaşının ilk önce Türklerle bir savaş sonrası yaşanacağına inanmış İsraillileri eğer Özkök kendisinin de Türk olduğuna ikna edebilirse bunun anlamı Armageddon’un başlaması olacaktır. 

***

ben buna onları ikna edebilmesinin  zayıf bir ihtimal olduğunu düşünüyorum. Çünkü buradayken hiçbirimizi gerçekten Türk  olduğuna ikna edebilmiş değil. Vatandaşlık hüviyeti var, pasaportu da ama tavırları  ve konuşmaları pek Türke benzemiyor. anlayacağınız kendisi hayli tuhaf bir insan. 

Gerçi bir ara The Turks adlı bir kitap yazmayı bile düşünüyordu ama bunu bir yabancının gözlemleri olarak gördüğü konusunda kuvvetli bilgilerimiz vardı. Yani İsraillileri de bu konuda ikna edebilmesi  pek mümkün değil bana göre. Onun bu korkunç  kültürel kopukluğu bizim bir büyük savaştan kurtulmakta tek  şansımızı oluşturuyor olabilir.

***

şimdi yakında oralara gidecek gibi. Hazırlık için kendisine Armani’den bir savaş kıyafeti de ısmarladığına adım gibi eminim.

evde şimdi Top Gun filmleri izliyordur hazırlık olsun diye.

adam gidecek de benim korkum, ya beklediğim olmaz da sağ salim geri gelirse diye.

eğer bu olursa zaten korkunç halde şişmiş olan, neredeyse Kapadokya’da göreceğiniz balonlar kadar olmuş egosuna nasıl tahammül edeceğiz diye düşünmeye de başladım.