Dilan-Engin Polat meselesinde büyük hata yapılıyor

Kendimi araştırmacı dadacı mizah yazarı olarak tanımlamama rağmen elimde olmayan nedenlerle arada bir, kendime fazla yakıştırmadığım düzeyde ciddi yazılar da yazıyorum.

örneğin dünkü ismet Berkan’a cevap yazısı bunlardan biriydi. bu gibi durumlarda ciddiyet illetinin pençesine tamamen düşmemek için ciddi yazıdan sonra mutlaka uzunca süre mizah yazıları yazarım. Ciddi bir yazıdan sonra bir süre üst üste mizah çıkarsa geçici ciddiyetimin bana verebileceği kötü imajdan yakamı kurtarırım belki diye düşünürüm hep.

ama bugün maalesef bunu yapamıyorum.

çünkü başlıkta esasını verdiğim konu çok güncel ve bence yazılması ertelenemeyecek kadar acil.

dolayısıyla üst üste gelen bu ciddiyet furyası nedeniyle mizah okurlarından özür diliyorum. bunu yarından itibaren  telafi etmeye çalışacağımı da bilin isterim.

******

Evet büyük çoğunluğun merakla izlediği belli olan Dilan-Engin Polat meselesinde soruşturmanın ciddiyetini olumsuz etkileyebilecek ve hatta kamuoyunun özellikle Dilan Polat’ı mazlum görerek sempati duymasına yol açabilecek vahim bir hata yapılmakta olduğunu görüyorum ve bu yüzden soruşturmada çok ciddi çalıştıkları belli olan polisi ve adli sistemi bir uyarmalıyım diye düşündüğümden bu yazı benim için aciliyet kazandı.

*****

tabii ki otoritelerin bu iki kişinin yaptığı abartılı davranışların bedelini ödetmek ve onlardan ibretlik bir dava çıkarmak kaygısı olduğunu da anlıyorum.

Ama bu arzuda abartıya gidilirse ve benim yanlış olarak gördüğüm davranışlar sürdürülürse, korkarım açtıkları soruşturmada gayet haklı görülen polis ve adli sistem hem yıpranacak, hem de adalet duygusu zaten darbe almış bizlerin daha da fazla darbe almasına yol açılabilinecek.

*****

İnsanımız vicdanlıdır. Suçlu olduğunu hissetse bile zor durumda bırakılanların mazlum diye yanında durmaya başlayabilir. otoriteler zaten devamlı kontrolleri altında ve şimdi de tutuklu olan Dilan-Engin Polat’a davranışlarına biraz ayar verseler çok daha iyi olacak gibi geliyor bana.

Bunu birçok polis ve savcıdan daha yaşlı bir yazarın hayat tecrübesinden çıkardığı bir dostça tavsiye olarak görürlerse sevinirim.  Yani kimseye aklımın fazla ermediği polisiye vakalarda mesleklerini nasıl yapacaklarını öğretmeye filan  kalkışmayacak kadar haddimi bilirim. gözaltına alınan insanlarla otoriteler arasında sorgu aşamasında bir psikolojik savaş olabildiğini de tahmin ediyorum.

****

Polisin el koyduğu arabaların görülmesi için emniyet avlusunda sergilenmesinin temelindeki mantığı anlamak zor değil. Ancak benim bu sergiyle ilgili  televizyon  haberlerinde gördüğüm emniyet avlusunda arabaların sergilendiği bölümün tam arkasındaki dev ekranda şüphelilerin evden alınıp kelepçelenerek götürüldüğü anların filmi de yayınlanıyordu. televizyonda bunu gördüğümde bu görüntüleri orada öyle yayınlanmasını biraz abartılı buldum. Polisin, sisteminin güçlü olduğundan zaten kimsenin kuşkusu yok. ibret vermek için böylesine gösteriler gerçekten yararlı mı sorusunu düşünmek lazım galiba. Bunlarla alınmak istenen sonucun beklendiği gibi olmayabileceğini de düşünmemiz gerekiyor.

henüz daha mahkeme kararı olmadığından, hâlâ şüpheli konumunda olan iki kişinin gözaltına alınma filmlerinin emniyet avlusunda ekrandan böyle teşhir edilmesi bana etik açısından da sorunlu geliyor.

adalet ve etik konusunda tartışılması gereken daha nice önemi örnek varken şimdi bu önemli mi diye de sorabilirsiniz. Haklısınız bir Osman Kavala veya Can Atalay’ın durumunun yarattığı adli etik konusu kadar ciddi olmayabilir. Ama yine  de tartışmanın içinde olmalı.