Zeka Testi Merkezi adlı internet sitesi Türkiye genelinde 1.214.505 kişiye IQ testi soruları sorarak Türkiye’nin en zeki şehirleri sıralamasını yayınladı, herkes yaşadığı şehrin sıralamadaki yerini tartışmak istediğinden test tabii ki sosyal medyada çok tartışıldı.
o şehirde yaşayan insanların zeka düzeyine bakılarak yapılan sıralamada Türkiye’nin en zeki şehri Eskişehir çıktı.
Verilen yanıtlara göre teste katılanların IQ değerleri ölçüldü ve ortalamaya göre bir sonuç çıkarıldı.Ankara’nın ikinci, İstanbul’un zeka açısından üçüncü oIarak görüldüğü testi ben ilk önce akıllı şehir sıralaması sandığımdan buna heyecanla bakmıştım.
Bu çağda hayli büyümekte olan trendi takip edip akıllı şehir ünvanını yakalamak yarışındaki şehirler eğer teknolojiyi ve dijital sistemleri planlı ve koordineli kullanırsa o şehir içinde yaşayan insanların hayatı daha kolaylaştığından şehir akıllı şehir sayılıyor. önümüzdeki yıl istanbul belediyesinin de katılacağı bir akıllı şehirler uluslararası konferansı da Kanada’da yapılacak.
sülalemin fazla övünülecek bir yanı katiyen olmasa da babam tarafından gelen özelliklerinden biri hızlı hareket etmekten nefret etmemizdir. Delidir belgesi taşıyan dedem genellikle boş bir duvara sabit bakışlarla bakarak otururken bıyıklarını sıvazlardı. bu kendisi açısından sağlıklı yaşam için fazlasıyla yeterli bir fiziksel hareketti. Dedem bu durumundan sadece birini dövmesi veya öldürmeye teşebbüs etmesi gerektiğinde kalkardı. ailede bana anlatılanlara göre dedem birini döverken bile yavaş hareket edermiş. Sanki birini dövmenin tadını doyasıya çıkarmak ister gibi görükürmüş dışardan bakılınca.
Babam babasından aldığı bu yavaşlığı hem bir hayat tarzı olarak benimsedi, hem de bunun felsefesini yaptı (bu arada onun da vesikası olmayan bir deli olduğunu söylemeliyim. Öyle yavaştı ki bir gün sokakta bir köpek kendine göre koşmakta olan babamı hareketsiz duran heykel sanıp bacağına işemişti).
Ben birçok defa babamın hemen yanındaki sehpadan içmek için rakısını alıp ağzına götürürkenki yavaşlığına dayanamadığımdan bardağı yarı yolda elinden çekip alıp kafama diktiğimi hatırlarım. Bu olduğunda babam bana uzun cümlelerle ve ağdalı küfrünü ederken yine yavaş konuşurdu,
rakıyı elinden kapmama bakıp benim de yavaş olmadığımı sakın sanmayın. benim yavaş hareket etmeme hala daha tam alışamayan Rana, birçok defa benim çoktan ölmüş olduğumu sanıp arkadaşlarına vefat haberimi vermek için telefon bile etti. ben buna da tepki vermiyorum tabii ki, ama sadece ölüm haberimi verirken arkadaşlarıyla neden o kadar neşeli konuştuğunu anlayamıyorum.
Baba tarafımdan gelen bu yavaşlık illeti nedeniyle adı ister zeki isterse akıllı olsun bu tür şehirler bana uygun değil.
Çünkü zeki şehirde olması gerektiği gibi fazla sayıda zeki insan varsa, onların çoğu fazla zekaları nedeniyle hiper aktiftir mutlaka. Bu tipler aynı zamanda birçok işi aynı anda yapmayı bir meziyet sayar.
aslında ben de arada bir, sanki çok zekiymiş gibi davranıp birçok işi aynı anda yapmaya yeltenebiliyorum. örneğin yandaki sehpada duran viski bardağımı ağzıma götürürken aynı zamanda uzaktan kumandayla kanalı da değiştiriyorum. ancak aynı anda fazla hareketten aslında tiksindiğim için bu sık yaptığım bir iş değil, çoğu zaman kanalı değiştirmiyorum. iki işi bir arada yaptığım zamanlarda çok yorulduğum için sonra koltuğumda uyukluyorum.
Zeki şehirdeki durum böyleyken akıllı şehir de tanım gereği yeni teknolojileri şehrin işleyişinde kullanacağından ve bu tanım gereği hızlı yaşamak demek olacağından o da bana uygun değil.
Bir de bu tür şehirlerin tam karşıtı olması gereken yavaş şehirler var. yavaş şehir kavramının temeli yavaş yemek hareketine dayanıyor. nasıl ki yavaş yemekte restoranın bulunduğu bölgedeki organik yerel ürünlerle bölgenin geleneklerine uygun lokal malzemeyle pişirilen yemekler, kaliteli yemek deneyine uygun masa sohbeti eşliğinde yeniyorsa, yavaş şehirlerde de o şehirde yaşayan insanlara bölgenin kültürüne uygun, hayatını tadını yavaş yavaş çıkarılmasına uygun hayat tarzı verilmeye dikkat ediliyor.
tabii bu tür şehirlere sakin şehir denmesi daha da uygun. bence sakin yemek yemek de yavaş yemek yemekten daha güzel. Örneğin ülkemizin ilk sakin şehri (Cittaslow) olan Seferhisar ile dünyanın ilk sakin adası olan Gökçeada da her makul insanın akıllı ve zeki şehirden bir an önce kaçıp yaşamak isteyeceği şahane yerler.