İsmet Berkan aramızda süregiden post modern- modern tartışmasında entelektüel havlu atarcasına Tracey Emin gibi bir post modern ustasının British Museum’un mütevelli heyetine katılan ilk kadın sanatçı olmasıyla ilgili siteye koydurduğu haberle bence post-modernin üstünlüğünü bir şekilde kabul etmiş oldu.
Burada o tartışmanın zaferini kutlayacak değilim. onu İsmet bir centilmen olarak tartışmadan çekildiğini söylediğinde yaparım.
Bilmem farkında mısınız, haberdeki fotoğrafta Tracey Emin ‘yatağım’(my bed) adını verdiği yerleştirme sanatının en önemli eserlerinden biri olan ’eserinin’ önünde poz vermiş.
Büyük fotoğraf sanatçısı Dorothea Lange fotoğraf üzerine verdiği derste öğrencilerinden içinde insan bulunmayan ama insanı anlatan fotoğraflar çekmelerini istediğinde eline çok sayıda dağınık yatak fotoğrafı gelmiştir.
Dağınık yatak görüntüleri artık orada değil başka yerlerde olan insanı anlatır. Dolayısıyla yapılmış düzgün duran yatak resimleri ölümü en iyi anlatan görüntüler olarak kabul edilir.
taşıdığı karanlık semboller nedeniyle dağınık yatak görüntülerinin sanat olma potansiyeli çok yüksektir. bu yüzden fotoğraf ve sinema sanatında dağınık yatak görüntüsü sık kullanılır.
birçok fotoğraf ustası, örneğin Walker Evans’ın, Jack Leigh’in dağınık yatak fotoğrafları meşhurdur. bence fotoğraf sanatı üzerine yazılmış en mükemmel kitap olan ‘the Ongoing Moment’da İngilizce’nin yaşayan en büyük deneme ustası Geoff Dyer kitabının dağınık yatak fotoğraflarını analiz ettiği bölümünde dağınık yatak objesini potansiyel sanat olmaktan çıkaran ismin Tracey Emin olduğunu söyler.
Tracey Emin kendi dağınık yatağını Tate Müzesi’nde 1998 yılında sergiledi. Görüntü o kadar iticiydi ki sergiden sonra yaşanan kültürel şok nedeniyle dağınık yataklar fotoğraf sanatçılarının ilgi alanı dışına çıktı diyebiliriz.
ilk olarak 1998’de yapılan, 1999’da tate galerisinde sergilenen ve Turner Ödülü için kısa listeye alınan bu çağdaş sanat eserinde dağınık durumda bir yatak odası ve yatak odasında bulunan kullanılmış prezervatifler, sigara izmaritleri, peçeteler, boş alkol şişeleri gibi çeşitli nesneler gösterilmektedir.
benim sanatta dağınık yataklar ile ilgim John Berger’in Pierre Bonnard’ın ‘L’Indolente: Femme assoupie sur un lit’ adını verdiği resmi hakkındaki analizini okuduktan ve resmi gördükten sonra başladı. Resimde dağınık yatağın üzerine uzanmış, bir ayağını yere doğru uzatmış bir kadın figürü var. Resim öyle çizilmiş ki bir süre gözünüzü ayırmadan bakarsanız kadın figürü dağınık yatağın çarşafı içinde sanki kayboluyor gibidir.
Bonnard kendisinin ve her erkeğin dağınık yatak üzerinde düşündüğü idealize edilmiş kadının sadece erkeğin beyninde var olduğunu ve erkeğin bir kadına yönelik tutku ve bağlılığını başka hiçbir insanın anlayamayacağını söylüyordu aslında o resimle.
erkek hayatta başka hiçbir şeyi kontrol edemese bile hayalinde hangi idealize edilmiş kadının dağınık yatak üzerine uzanacağını kontrol edebilir.
bir gece dağınık yatağa bakarken bir kadını hayal ederseniz o an Leonard Cohen’in ‘Chelsea otel no 3’ adlı Janis joplin olması gereken kadınla dağınık bir yatakta yaptığı oral seksi anlattığı parçasını da dinleyin.
British Museumun mütevelli heyetine seçilen ilk kadın olan Tracey Emin bir depresyon dönemine ait olduğunu söylediği yatağının bu görüntüsüyle onu hayal kurulabilen veya sanatı düşündürebilen bir obje olmaktan çıkarmıştır.