9 Aralık 2023

Performans sanatında Türkiye’nin gizli tarihi

  • 10Haber news

Çağdaş sanat veya post modern üzerine şu anda nasıl sonuçlandıracağımı katiyen bilmediğim bir çalışma yapıyorum. Kitabın başta bana zor gibi gelen bölümlerini, örneğin Derrida’nın post modern ile bağlantısını  bile yazdım. Ama başta o bölüm daha kolay yazılır diye düşündüğüm bölümüne gelince bence dünya tarihinde ender görülen bir yazarlık blokajı duvarına çarptım.

Ne olacağını şu an bilmiyorum. Hayatta bazı sorunların üstüne gidilmezse sorun kendi kendine çözülür bunu biliyorum, bu yüzden soruna çözüm aramak yerine çözümün bana gelmesini beklemeye karar verdim.

***

Neyse, benim sorunlarım tabii ki umurunuzda olmamalı. Bugünkü konum kitabın henüz yazamadığım bölümüyle de ilgili olduğundan umurunuzda olsa da olmasa da sorunumu yazıp sizinle paylaşmış oldum işte.

post modern durumda çağdaş sanatın en önemli alt başlıklarından biri de performans sanatıdır.

Performans sanatında sanatçı kendi vücudunu kullanarak onu çeşitli ortamlara sokarak bir fikri izleyene iletmeye çalışır.

okumalarımdan görüyorum ki performans sanatının Türkiye’de birçok usta temsilcisi bulunuyor. feminizmin kadının kendi vücuduna sahip çıkması onunla gurur duyması fikri en güzel bu dalda ifade edilebildiğinden olsa gerek Türkiye’deki performans sanatçıları arasında kadın sanatçılar ağırlıkta.

***

Performans sanatçısı Leman Sevda Darıcıoğlu uzun süre üzerinde çalıştığı, sanatçılarla görüşmeleri üzerinden sözlü tarih çalışması olarak yürüttüğü Türkiye’de performans sanatı tarihi üzerine araştırmasını yayınladı. Darıcıoğlu’nun insana  “Sahi mi?” dedirten performans örneklerinin yer aldığı yazısı 1960’lar-2000’ler arası dönemi kapsıyor.

Ayrıca bence performans sanatının ortaya ve ön plana çıkmasını sağlayan ve bunu global düzeyde tartıştıran meşhur performans sanatçısı Marina Abramoviç’ten Türk performans sanatçıları çok etkilenmişlerdir.

Sena Uğur tarafından yazılmış ‘Marina Abramoviç’in Türk performans sanatına ve sanatçılarına etkileri’ başlıklı bir yüksek lisans tezi de var.

Bu tezde Abramoviç’ten etkilenen sanatçılar olarak Nezaket Ekici, Dilek Champ, Şebnem Dönmez, Arda Cabaoğlu, Merve Vural, İlyas Odman ve Bahar Temiz inceleniyor.

***

Demek istediğim, anlamayanların bu da sanat mı diye konuşmasına aldırmadan Türkiye’de üzerinde konuşmamız ve düşünmemiz gereken bir sanat dalı performans sanatı. bu dal özellikle kadın sanatçıların araştıran, sorgulayan ve sorgulatan performansları ile normal sürecinde gelişmesini sürdürüyor.

***

Ancak bu sanatın arada bir sosyal medyada birileri hatırlatmasa unutacağımız bir karanlık yönü de var.

Biraz sonra anlatacağım bu karanlık olay neredeyse performans sanatının Türkiye’de sonunu getirecekti ama sonra skandal büyümeden unutuldu gitti. iyi ki de öyle oldu.

Daima karanlık uçtaki yaşam gelişmelerini arayan her boka maydanoz dadacı araştırmacı  mizah yazarınızın unutulmak istenen bu karanlık anı size hatırlatmadan rahat  durabilmesine imkan yoktu. O zaman buyrun devam edelim.

***

yıl 1996. Kocaeli belediyesi benim için hala meçhul olan ve asla açıklamasını öğrenmek istemediğim nedenlerden dolayı Japon kültürünün öne çıktığı bir gösteri düzenliyor.

Gösteride ana şovu Türk başpehlivan Ahmet Taşçı’nın bir Japon sumo güreşçisi ile yapacağı gösteri maçı oluşturuyor.

bu maçtan önce 150 bin dolar ödenerek Japonya’dan getirtilen Hideharu Egashira’nın yapacağı gösteri bulunuyordu.

***

bazı tanıtımlarda Egashira bir komedyen olarak tanımlansa da o aslında bir performans sanatçısıydı.

olaylar hakkında çıkan haberlerde Hideharu’nun güreş maçı öncesinde seyirciye moral vermek için sahne aldığı söyleniyordu.

bir başpehlivan ile bir sumo güreşçisinin maçını  seyretmek için oraya gitmiş bir seyirci kitlesinin neden ilave morale ihtiyaç duyabildiği de tabii ki meçhul.

Zaten moral vermek için sahneye çıkarıldığı söylenen Hideharu da seyirciye öyle muazzam moral verdi ki okuyunca inanamayacaksınız…

***

Hideharu gösterisinde ilk başlarda nispeten normal hareketler yapıyordu. Ama bir aşamada aniden soyundu ve çırılçıplak kaldı.

sonra da elindeki flütü aniden makatına soktu.

ve kıçıyla  flüt çalmaya başladı.

İlgi ile seyrettiğim videoda Hideharu kıçında flüt dururken amuda bile kalkıp öyle çalmaya da çalıştı.

iyi bildiğim tuhaf performans sanatı gösterileri tarihinde anlı şanlı yer alacak düzeyde muhteşem bir gösteriydi.

***

Ama tabii ki salondaki seyirci benim kadar anlayışlı değildi.

Anlayamadığım bir nedenden dolayı birden çok sinirlendiler.

başpehlivan ile sumo güreşçisinin gösterisine kadınlar ilgi gösterecek kadar mantıksız olamayacağından salonda kadın var diye tepki duymaları  da değildi büyük ihtimalle kızgınlıklarının nedeni.

ağırlıklı olarak erkek seyirciydi galeyana gelen.

zaten orada bulunan bir flütü kastederek aşağı ineriz onu götüne sokarız diye bağırmanın aslında mantıksız olduğunu düşünemeyecek kadar da sinirliydiler.

durum kontrolden çıktı, sahaya çeşitli eşyalar fırlatıldı ve tabii ki polis geldi.

sonra bu performans ve çıkan olaylar dünya basınına bile konu oldu.

***

dediğim gibi bu olay Türkiye’de performans sanatının gelişimini engelleyebilirdi. çünkü öfke o boyuttaydı. neyse ki olay ve öfke bir süre sonra unutuldu ve sanatın gelişmesi normal sürecine yeniden girdi.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.