Tarih öncesi dönemden kromozomal anomalisi olan altı kişiye ait DNA örneklerini inceleyen araştırmacılar cinsiyet gelişim bozukluklarının bilinen en eski örneklerini ortaya çıkardı.
“Bu insanların tarih boyunca var olduklarını ve toplumlarının bir parçası olarak kabul gördüklerini bilmek oldukça ilginç.”
Bu sözler Londra’daki Francis Crick Enstitüsü’nde eski genomik çalışan Kyriaki Anastasiadou’ya ait. “Bu insanlar” dediği ise kimi 2500 kimi 1000 yıl önce yaşamış altı kişi.
Kyriaki Anastasiadou biri Turner sendromu yaşayan, beşi cinsel gelişim bozukluğu gösteren altı kişinin DNA örneklerini inceledi.
Turner sendromu kadınlarda görülen bir kromozom anomalisi. Normalde kadınlarda iki X kromozomu olurken Turner sendromlularda tek X var. Bu da boyun en fazla 1.50’ye kadar uzaması, yumurtalıkların gelişmemesi, hamile kalamamak gibi sorunlara yol açıyor.
Anastasiadou’nun baktığı diğer DNA örnekleri ise cinsiyet gelişim bozukluğu gösteren kişilere ait. Örneğin yaklaşık 1.110 yıl önce yaşamış bir erkekte iki YY bir X kromozomunun yol açtığı Jacob sendromu, diğer üçünde iki XX bir Y kromozomunun sebep olduğu Klinefelter sendromu tespit edilmiş. Her iki durumda da boy normalden daha uzun oluyor. Kalça omuzlardan geniş olabiliyor.
Nature’ın haberine göre 11 Ocak’ta Communications Biology’de yayımlanan makale cinsiyet gelişim bozukluklarının toplumda nasıl karşılandığına dair ipucu da veriyor.
Anastasiadou’ya göre bu kişilerin toplumun diğer üyelerinden muamele gördüğüne dair bir belirti yok. Farklı gömülmemişler, ölüm şekillerinde de bir anormallik görünmüyor.
Wisconsin-Milwaukee Üniversitesi’nden Antropolog Bettina Arnold araştırmayı şöyle yorumluyor: “Bu eski toplumlarda farklılığın algılanışı ve muamele şekli hakkında bize pencere açan büyük bir atılım. Bu yaklaşım insan olmanın ne anlama geldiği konusunda ışık tutabilir.”
Finlandiya’daki Turku Üniversitesi’nden Arkeolog Ulla Moilanen ise “Bu tür çalışmalar ne kadar çok yapılırsa geçmiş toplumların cinsiyete ve toplumsal cinsiyete bakış açılarını ya da belirli [genetik sendromlarda] engelliliğin geçmişte nasıl anlaşıldığını araştırmak o kadar kolaylaşır” diyor.