Bilim Teknoloji 12 Eylül 2023
Bu haber 2 yıl önce yayınlandı

Koyun Dolly’nin babası Dr. Ian Wilmut hayatını kaybetti

Koyun Dolly'yi hatırlar mısınız? Hani klonlamanın imkansız bir şey olduğunu düşünen bilim insanlarını şoka uğratan Dolly'yi. Dolly'nin klonlanmasını sağlayarak tarihe adını yazdıran projeye liderlik eden İngiliz bilim insanı Ian Wilmut 79 yaşında hayatını kaybetti.

  • 10Haber news
Koyun Dolly ve Ian Wilmut. Fotoğraf: İskoçya Ulusal Müzesi

Bir zamanlar imkansız olarak görülen klonlama eylemini hayal olmaktan çıkaran projenin ardındaki isimdi embriyolog Dr. Ian Wilmut. Koyun Dolly’nin klonlanması, bilimle yakından uzaktan ilgisi olmayanları bile hayretler içinde bırakmıştı. Bunu başaran ekibin lideri olan Dr. Wilmut, uzun zamandır Parkinson hastalığından muzdaripti. Wilmut’un ölümünü onlarca yıl çalıştığı Roslin Enstitüsü duyurdu. Araştırma merkezine göre Wilmut pazar günü hayatını kaybetmişti.

İngiltere’nin Stratford-upon-Avon kenti yakınlarında iki öğretmenin çocuğu olarak dünyaya gelen Wilmut, çocukluk yıllarında biyoloji dersine epey merak salmıştı. Bu merakı onu hiç terk etmedi ve Nottingham Üniversitesi’nde zooloji okudu, sperm ve embriyoların dondurularak saklanması üzerine çalıştığı Cambridge’de doktorasını yaptı.

İskoçya’da embriyolog olarak çalışmalarını sürdüren Wilmut, insan hastalıklarını tedavi etmekte kullanılan proteinleri içeren sütleri yapmak ve rejeneratif tıpta kullanılabilecek kök hücreler üretmek amacıyla koyunların genetiğini değiştirmek üzerine araştırmalar yaptı.

Wilmut öncülüğünde yürütülen ve Şubat 1997’ye damga vuran konu klon koyun Dolly’nin olağanüstü doğuşu olmuş ve klonlamanın ne kadar etik olduğuna yönelik sorular akılları karıştırmaya başlamıştı. Dolly’nin doğumu 1997 şubatından aylar önce 5 Temmuz 1996’da gizlilik içinde yürütülmüştü.

Dolly’den önce zaten Megan ve Morag adında iki koyun klonlanmıştı. Ona pek büyük tepki vermeyen halkın Dolly’ye tepki vermesinin sebebi diğer iki klonlamadan tamamen farklı olmasıydı. Bir kere Dolly, yetişkin bir koyunun klonuydu. Yani başkalaşımını çoktan geçirmiş vücut hücresinden meydana geliyordu.

O zamana kadar yapılan diğer çalışmalarda hep daha gelişimini tamamlamamış embriyolardan alınan hücreler kullanılmıştı. Dolly, “Ben buradayım” diyene kadar bilim dünyasındaki hakim görüş vücutta bulunan hücrelerin embriyonik hücrelerden elde edilebileceği ancak bu özelliğin hücre başkalaşım geçirdikten sonra kaybolduğu yönündeydi. Dolly sayesinde bu görüş çürütüldü.

Wilmut, Dolly’nin klonlanmasına ilginin fazlalığını biraz da o dönem dünyada bir şey olmamasına bağlıyordu. Hürriyet’e verdiği röportajda o dönemde Prenses Diana’nın ölmesi halinde hiç böyle bir medya ilgisi görmeyeceklerini anlatan Wilmut bunun nedenini, “Çünkü bir önceki yıl Megan ve Morag doğduğunda da medya ilgilenmişti ama sadece iki gün. Üçüncü gün bir adam bir okula girdi 14 kişi öldürdü. Klonlama bitti, katliam başladı” sözleriyle özetledi.

Wilmut, Dolly’nin klonlanmasına ilginin fazlalığını biraz da o dönem dünyada bir şey olmamasına bağlıyordu. Hürriyet’e verdiği röportajda o dönemde Prenses Diana’nın ölmesi halinde hiç böyle bir medya ilgisi görmeyeceklerini anlatan Wilmut bunun nedenini, “Çünkü bir önceki yıl Megan ve Morag doğduğunda da medya ilgilenmişti ama sadece iki gün. Üçüncü gün bir adam bir okula girdi 14 kişi öldürdü. Klonlama bitti, katliam başladı” sözleriyle özetlemişti.

Hürriyet’e verdiği röportajda ilgi çeken söylemlerden biri kök hücre ve klonlama araştırmalarına karşı tavır alan kişilerin sağlıklı insanlar olduğunu düşündüğünü belirtmesiydi. Wilmut’a göre bu kişiler empati kuramıyordu. Kendilerinin ya da tanıdıklarının klonlanmasını isteyenlerden ‘acıklı teklifler’ aldığını belirten Wilmut, “İlk insan klonunuz olayım, üstümde istediğiniz deneyi yapın, yeter ki sonuçta yeni gözlerim olsun, torunumu görebileyim filan diyenler oldu” diiyerek sağlıklı kişilerin ancak kendileri hasta olduğunda ya da yakınlarını kaybettiklerinde fikir değiştirdiğini aktarmıştı.

Yaptığı işten hiç hazzetmeyenlerin hışmına uğradığı anlar da olmuştu elbet. Bunlardan biri ders anlatırken Hayvanları Özgürleştirme grubundakilerinin duman bombasını yemesiydi.

Adını şarkıcı Dolly Parton’ın adından alan Dolly, kısa süren akciğer enfeksiyonunun ardından Şubat 2003’te 6 yaşındayken hayatını kaybetti. O zamandan beri de İskoçya Ulusal Müzesi’nde sergileniyor. Wilmut, Dolly’nin ölümünün ardından NYT’ye verdiği demeçte, “O bilimin dost canlısı yüzüydü. Büyük bir bilimsel buluşun parçası olan çok dost canlısı bir hayvandı” demişti.

2018 yılında Parkinson hastası olduğunu öğrenen Wilmut, bunu bile bilime faydalı bir hale getirmek isteğiyle hastalığı yavaşlatmanın amaçlandığı yeni tedavi yöntemlerini test etmek için bir araştırma programına katılacağını duyurmuştu. Şimdiyse Dolly’nin yanına gitti.

Hanımların dikkatine: Eski sevgilileri geri getirme makinesi ayağınıza geldi!Hanımların dikkatine: Eski sevgilileri geri getirme makinesi ayağınıza geldi!

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.