İstanbul’da aslında “mevsim normallerinde” yağan ve yağacağı da günler önceden belli olan kar, megakenti birkaç saat içinde felç etti; bu felç hali 24 saatte çözülemedi. İstanbul’un ana yolları, E5, TEM ve Kuzey Marmara Otoyolu, kar yağışı sırasında farklı sürelerle kapalı kaldı. Türk ekonomisinin kalbi niteliğindeki şehir 24 saatten uzun süre dünyanın geri kalanıyla kara ve havayolu bağlantısını kaybetti. Yaşanan bu başarısızlık, kentin yöneticilerini birbirine düşürdü, kentin yönetimindeki bölünmüşlüğü de gözler önüne serdi. Kentin ana karayollarından sadece E5 belediyenin sorumluluk alanında sayılıyor. Bu yolda ciddi trafik kilitlenmesi yaşandı ama en önce yeniden devreye giren yol da E5 oldu. Buna karşılık Karayolları Genel Müdürlüğü’nün sorumluluğundaki TEM otoyolunda ve işletmeci şirketin sorumluluğunda olan Kuzey Marmara Otoyolunda insanlar önce araçlarında mahsur kaldı; sonra araçlarını yol üzerinde terk edip yakınlardaki AVM vs binalara sığındı, bir kısmını valilik misafirhanelere gönderdi. TEM kapandıktan 21 saat sonra, Kuzey Marmara ise 23 saat sonra ancak ulaşıma açılabildi. Dün akşam saatlerinin büyük sorunu yılda terk edilmiş olan araçların kaldırılmasıydı. Benzer bir rezalet İstanbul Havaalanında yaşandı. Havaalanı karla mücadelede yetersiz kalınca, körükten ayrılıp piste yönelen bazı uçaklar bile kara saplandı, bu uçakların içindeki yolcuları terminale geri getirmek 8-9 saat sürebildi. Havaalanının tamamen kapanması, Avrupa’nın bu en meşgul terminalinde binlerce transit yolcunun takılması anlamına geldi. Yolcular terminal binasından çıkarılmadı, bunun üzerine “Otel isteriz” sloganları atıldı, terminalde gerginliğin büyümesi üzerine havaalanındaki polisler terminaldeki öfkeli yabancı yolcuların etrafında çember oluşturdu. Binlerce insan terminalde dağıtılan kartonların veya plastik konveyör bantların üzerinde uyudu. İstanbul Havaalanı ancak dün akşam saatlerinde uçuşlara açılabildi. Bütün bunlar olurken kentin yöneticilerinin “Ben işimi yaptım, sen yapmadın” diye kavga etmesi de dikkat çekti. Kavga sadece siyasilerle de sınırlı değildi; medya organları da kendi meşreplerine ve siyasi tercihlerine göre kentin bazı yöneticilerini savundu, bazılarını eleştirdi.