Türkiye, kamu ihalelerindeki yolsuzlukların önlenmesi, kamu zararının ortadan kalkması ve verimin artması amacıyla, biraz Avrupa Birliği’ne uyum süreci, biraz da 2001 krizinden çıkış döneminin hassasiyetleri sayesinde 2003 yılında bir “Kamu İhale Kanunu” çıkardı. Kanun, bütün ihalelerin şeffaf yapılmasını öngörüyor, bir de siyasi iktidardan bağımsız bir “kamu ihale kurumu” oluşturup ihalelerle ilgili düzenlemelerin bu kurum tarafından yapılmasını emrediyordu. Ama kanundaki sınırlayıcı ilkeler bizzat o kanunu hazırlayıp Meclis’ten geçiren iktidarı kısa sürede rahatsız etmeye başladı ve kanunda ardı ardına değişiklikler yapıldı. Son olarak bu yılın nisan ayında yasada 192. kez değişiklik yapıldı. Ancak aslında son 10 yılda yapılan bütün büyük ihaleler bu kanun kapsamına da alınmadı, hep kanundaki “istisna” maddesi kullanılarak davet usulüyle, yani gerçek bir ihale olmadan dağıtıldı. Bugün iktidara yakın Sabah gazetesinde “Tüm suiistimaller önlenecek! Kamu ihale kanunu sil baştan” başlığıyla yayınlanan bir habere bakılacak olursa, “Kamu İhale Yasasını baştan sona değiştiren taslak metin hazırlandı,önümüzdeki aylarda Meclis gündemine taşınacak. Yeni düzenlemeler ile hiçbir suistimale geçit verilmemesi, ihalelerde şeffaflık ve buna bağlı olarak tasarruf sağlanması hedefleniyor.” 192 sefer olmadı, belki 193. seferde olur!