Dün hayatını kaybeden eski bakan Yaşar Okuyan renkli bir kişilikti. Gazetecilik, fuarcılık, sendikacılık, sağcı-solcu-futbolcu arkadaşlar, mahkemeler, hücreler, mitingler, meydanlar... Hayatının ilk 50 yılına bunların hepsini sığdırdı.
Eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan 73 yaşında hayatını kaybetti. Dünyayı bırakıp gitmek için erken bir yaş.
Okuyan siyasetten de böyle erkenden ayrılmıştı. 2002’de genel başkan Mesut Yılmaz’la anlaşamayıp Anavatan Partisi’yle yollarını ayırdıktan sonra birçok deneme yapsa da politika sahnesinin etkin isimlerinden biri olamadı.
Halbuki siyasi duruşu bir yana renkli bir kişilikti. Gazetecilik, fuarcılık, sendikacılık, sağcı-solcu-futbolcu arkadaşlar, mahkemeler, hücreler, mitingler, meydanlar… Hayatının ilk 50 yılına bunların hepsini sığdırdı.
Sadece kısıtlı bir çevrede bilinen yeteneği sayesinde Demirel’den Tansu Çiller’e tüm liderleri komedyenlerden çok daha profesyonelce taklit ediyordu mesela. Kuvvetli sosyal zekası ile yalnızca kendi ideolojisini paylaşan insanlarla değil, Uğur Mumcu, Abdi İpekçi gibi isimlerle de yakın ilişkiler kurmayı beceriyordu.
Yaşar Okuyan 1950’de İstanbul’un Fatih semtinde bir gecekonduda doğdu. Babası 12 yaşında Rize’den İstanbul’a göç edip kendine bir bakkal dükkanı açmayı başarmış azimli bir adamdı.
Yaşar Okuyan o dönem itibarlı bir kurum olan Fatih İlkokulu’na gitti. Başka semtlerde oturan, maddi durumu iyi ailelerin çocukları da geliyordu. Hürriyet gazetesine verdiği röportajda “Bizim sınıfta herkes memur, doktor, mühendis çocuğuydu. Bir kapıcı çocuğu vardı, bir de bakkal çocuğu ben. İkimizle çok dalga geçildiğini hatırlıyorum.”
Ülkücü ideolojiyle tanışması ailecek taşındıkları Yalova’da oldu.
Dönemin ülkücü partisi Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’nin o zamanki yöneticilerinden Alparslan Türkeş’le tanıştığında 14 yaşındaydı.
Hamuru ülkücü ideolojiyle yoğrulan Yaşar Okuyan Alparslan Türkeş’le 14 yaşında tanıştı ve birlikte politika yaptı
Yaşar Okuyan renkli kişiliğini biraz da geniş ve çok sesli ailesine borçluydu. Aralarında ülkücüler kadar olmasa da devrimciler de vardı. Nitekim bir akrabasının eline tutuşturduğu bildirileri dağıtarak ilk eylemini gerçekleştirdiğinde 14 yaşındaydı ve Türkiye İşçi Partisi için çalışmıştı.
Yaşar Okuyan aktif siyasete 1970’li yılların başında MHP’de başladı. O yıllarda MHP’nin yayın organı Hergün gazetesinde köşe yazarlığı ve Ülkücü Gazeteciler Cemiyeti başkanlığını yaptı.
12 Eylül darbesinden sonra MHP genel sekreter yardımcısı olarak idamla yargılandı. 2 yıl 16 gün cezaevinde tutuklu kaldıktan sonra beraat etti.
Ertesi gün Ankara’da Yüksel Caddesi’ndeki Mülkiyeliler Birliği’nin önünden geçerken biri seslenir. “Oo Yaşar geçmiş olsan, gel bakalım faşist arkadaşım! Gel sana bir yemek ısmarlayayım.” Seslenen Uğur Mumcu’dur.
Yine aynı röportajda bu arkadaşlığı “Sosyal ilişkilerimi katı ideolojilerin önünde tuttum hep. Çünkü dünya oraya gidiyor” diye anlatıyor Okuyan.
12 Eylül’den önce iki kardeşten Yaşar Okuyan (solda) MHP, Arif Ekim Okuyan TKP üyesiydi. Hatta Arif Ekim Okuyan kardeşine kızdığı için adını Arif Ekim olarak kısaltarak kullanmaya başlamıştı. Kardeşler ilerleyen yıllarda barıştı. 2 Haziran 2023’te Arif Ekim Okuyan, dün de Yaşar Okuyan hayatını kaybetti
Siyasi kimliğinin en belirgin özelliklerinden biri teşkilatçılığıydı. Hergün, Bizim Anadolu, Tercüman gibi gazetelerde çalıştığı dönemde Gazeteciler Cemiyeti’ne üye olarak kabul edilmeyince Ülkücü Gazeteciler Cemiyeti’ni kurdu. 1994’e kadar kendine ait organizasyon şirketiyle fuarcılık yaptı.
1987 yılına kadar siyasi yasaklı olan Okuyan 91 seçimlerinde Ankara’dan milletvekili adayı oldu, ancak seçilemedi. 1991 yılında Mesut Yılmaz’ın ANAP genel başkanlığına seçildiği kongrede aktif rol oynadı. Daha sonra partide Genel Başkan Danışmanlığı Basın ve Propaganda Başkanlığı ve Genel Başkan Yardımcılığı yaptı.
ANAP’ta politika yaptığı yıllarda
1995-2002 arasında ANAP’ta politika yaptıktan sonra Mesut Yılmaz’la anlaşmazlığa düşünce içinden çıktığı MHP’ye döndü. 2004’ten bugüne Doğru Yol Partisi, Demokrat Türkiye Partisi,
Hürriyet ve Değişim Partisi, Halkın Yükselişi Partisi ve son olarak da 2018’den Şubat 2023’e kadar Cumhuriyet Halk Partisi üyesi olarak politikayla uğraştı. Ancak genel seçimlerden önce elinde Meral Akşener’le ilgili bir dosya olduğunu iddia edince CHP ile ilişiği kesildi.