Sanki yeni bir konuymuş gibi gecelerimde birden herkes estetik uzmanı gibi konuşmaya başladı. O neresini yaptırmış şu neresini çektirmiş, gerdirmiş bütün dedikodularda bu var nedense. Sonra anladım sanıyorum meseleyi.
Bunu konuşanların hemen hepsinin telefonunda Tuba Büyüküstün’ün katıldığı Paris moda haftasında çekilen fotoğrafı da vardı. Kiminle konuşsam Tuba’nın ne kadar güzel ne kadar doğal göründüğünden bahsediyordu. İçimden ben de Valentino’nun o kıyafetiyle görünsem ortalıklarda ben de böyle güzel görünürdüm diye söylendim ama tabiiki bunu kimseye de söylemedim.
Tuba’nın güzelliğinden bahsedenler onun doğal güzel olduğunu ve esttik yaptırmaya hiç girişmediğini de söylüyorlar.
Tuba geçmişte bir ara ‘estetik yaptıranlar zaten birbirlerine benzemeye başlıyorlar’ diye estetik yaptırma aleyhine de konuşmuştu. Galiba bu sözleri de onun güzeliğinin doğal olduğu varsayımını güçlendirmiş olmalı ki, Tuba’nın da geçmişte yüzüne dokunulduğunu, bir dolgu yatırdığını unutmuş gibiler.
Neyse ne yapmışsa yapmış, Tuba tabii ki dolgu yaptırmamış olsaydı da güzel. Ben de büyük estetiklere filan gitmiyorum ama arada bir kendime küçük dokunuşlar yaptırıyorum.
Bu estetik meselesi hep sosyete bağlamında konuşulur ya. Bu doğal tabii ki ama adı bilinenler dışında halkın da estetik yaptırmaya oldukça meraklı olduğunu kmse unutmasın bunu bana doktorum söylemişti.
Hem estetik yaptıranlar sadece kadınlar da değil sadece sanatçılar hiç değil.
Paris’te meşhur bir kliniğe gidip yüzüne estetik yaptıran nice iş adamı biliyorum ben. Estetik yaptırdıktan sonra ilk etkileri azalsın diye yurt dışına bir süre kaldıktan sonra Türkiye’ye dönüyorlar da konuşma konusu olmuyorlar. Madem kendileri bu işi saklamak için bu kadar uğraşıyorlar ben de burada ad vermeyeceğim ama onları biliyorum sadece bu bilinsin.
Galiba haklılar da kendilerini gizledikleri için, çünkü bizler nedense estetik yaptıranlar üzerine konuşmayı pek seven bir toplumuz.
Hatırlayın, Ali Şen’in küçük gelini Aslı Şen’in yüz estetiği üzerine ne kadar konuşulmuştu.
Bir de Kuşum Aydın’ın estetikleri nedeniyle neler çektiği nasıl şehvetle konuşulmuştu toplumda. Haberiniz olsun Kuşum Aydın yılmadı hala daha yeni bir şeyler yaptırmaya hazırlandığını da duydum.
Tabii bazıları örneğin Süreyya Yalçın gibileri konuşulmayı hak ediyor ve bundan da mutlu olmalılar
Yalçın sanki bu işi yapan Türkiye’de iyi doktorlar yokmuş gibi, yurtdışında Kim Kardashian’ın doktoru Mr. Simon’a gidip estetik dokundurmasını ona yaptırmıştı. Eh bu davranış da benim hakkımda mutlaka konuşun demek değilse, başka nedir bilemiyorum.
İyi doktorlardan bahsettim ya, İstanbul’da Onur Erol’un adı uzun zamndır bazı çevrelerde çok konuşulur başarılı doktor olarak. Onun Ajda Pekkan’ın görünümüne dokunan kişi olması bu şöhreti ona getiriyor olabilir.
Geçenlerde küçük bir kontrol için Amerikan hastanesine gittim, ikinci katta estetik ile aynı bölümü paylaşan Dermotoloji bölümü neredeyse bütün alanı estetik, plastik cerrahi bölümüne kaybetmiş durumda, yani estetik bölümü o kadar büyümüş gelen talep üzerine.
Sonuç olarak abartmamak şartıyla kim kendine dokundurursa dokundursun bunu artık dedikodu malzemesi olmaktan çıkarmalıyız. Ve evet Tuba, onu kıskansam da, olağanüstü güzeldi Fransa’da. Bu arada son laf olarak hala daha harika güzel olan Ajda Pekkan altı ayda bir botox yaptırmayı sürdürüyormuş.