Ünlülerin estetik operasyonları konusunda şeffaf olmaması sanıldığı kadar basit bir mesele değil. Araştırmalar, yıldızların hayranları üzerindeki etkisinin nerelere gidebildiği konusunda fikir veriyor. Ünlüler trendleri, hayranları ünlüleri takip ettiği sürece, beden bir türlü "tamamlanamıyor".
Her zaman konuşulan ünlülerin gizli estetik müdahaleleri geçtiğimiz hafta tekrar patlak verdi. Sebebi, Kızılcık Şerbeti’nin Doğa’sı Sıla Türkoğlu’nun geçirdiği görenlerin ağzını açık bırakan müthiş değişimini zayıflamasına borçlu olduğunu söylemesi.
Sadece o mu? Hande Acar’dan Nesrin Cavadzade’ye , Gökçe Bahadır’dan ve Aleyna Tilki’den Yılmaz Morgül’e birçok ünlü yüzündeki değişimi glutensiz beslenmeye bağlıyor. Görünüşte bir gecede gerçekleşiveren dönüşümlere rağmen, ameliyat yaptırdıklarını açıkça inkar eden çok sayıda yıldız var.
Hatırlarsanız, yıllar içindeki değişimiyle gündem olan Özge Ulusoy da estetik yorumlarına sinirlenmiş ve güzellik sırrı olarak bol su, sağlıklı beslenme, iyi uyku, mutlu kalp önermişti:) “Bugüne dek yüzüme bıçak değmedi. Sadece botoks ve dolgu yaptırıyorum” yorumunda bulunan Ulusoy, sonraki aylarda estetik ameliyatı olduğunu açıklamıştı. Sanırım bu ani dürüstlüğün sebebi sosyal medyada paylaşılan “Valla ben de günde iki buçuk litre su içiyorum ama elmacık kemiklerime daha etki etmedi” yorumları.
Ben de sağlıklı yaşam gerçekten işin sırrı mı bilemem ama çeşitli işlemlerle belirginleştirilen elmacık kemikleri yüze daha genç, dinamik ve estetik bir görünüm veriyor, orası kesin. Botoks, dolgu veya estetik ameliyatlarını (burun estetiği, Brezilya tipi popo kaldırma) inkar etmeyi alışkanlık haline getiriyoruz. Oysa sadece ülkemizde değil Hollywood güzelliğinin çoğunun da yüzde 100 doğal olmadığı bir sır değil.
Son olarak güzeller güzeli Bella Hadid, daha önce ameliyat olduğunu reddetmesine rağmen Vogue’a verdiği bir röportajda 14 yaşındayken burun estetiği yaptırdığını itiraf etti. Sadece o değil: Kylie Jenner (ki makyaj markası ile en zengin ünlüler arasında) bariz fark edilen dudak dolgusu yaptırdığına dair söylentileri defalarca reddetti.
Dolly Parton’un “Bedenimde veya yüzümde bir yer torbalanıyor ya da sarkıyorsa onu sıkıştırtırım, emdirtirim ya da aldırtırım” sözleri çok güzel özetliyor durumu. Yıllardır bir cinsel sağlık kliniğinin yönetiminde olduğumdan, isim veremesem de sosyete ve ünlüler dünyasında aslında bir başka gizli estetiğin de son derece revaçta olduğunu biliyorum: Vajinal gençleştirme ve G noktası ameliyatları kapalı kapılar ardında kadınların vücut imajı ve cinsel fonksiyon memnuniyetlerini yükseltiyor ve çiftlerde cinsel tatmini iyileştiriyor. Sadece ülkemizde de değil, Avrupa’da, ABD’de hatta İran’da ve Suudi Arabistan’da kadınların vücut imajı ve cinsel fonksiyon için giderek artan şekilde genital estetik cerrahi talep ettiğini gösteriyor.
Yirmi yıl önce plastik cerrahi oldukça dramatik bir müdahaleydi: Pahalı, invaziv, kalıcı ve genellikle riskli. Ancak 2002 yılında Botoks’un; birkaç yıl sonra da Juvéderm ve Restylane gibi hyaluronik asit dolgu maddelerini onaylanması ile ilk başta ince çizgiler ve kırışıklıklar doldurtulurken artık çene hatları, burunlar ve yanaklar yeniden yapılandırılıyor. Bu prosedürler altı aydan bir yıla kadar sürüyor, morluklar birkaç günde geçiyor ve ameliyat kadar pahalı değil.
Bu prosedürlerin artan popülaritesi ile, bir ünlünün görünüşünü değiştirip değiştirmediğini bilmek zor. Peki bunun bir önemi var mı? Hayranlar, taklit etmek istedikleri görünümleri bir plastik cerrahın yarattığını bilmeyi hak ediyor mu? Bir yıldızın estetik ameliyat geçirmiş olması neden önemli?
Ünlülere “tapınma” ölçeği aktörler, müzisyenler ve sporcular da dahil olmak üzere çeşitli ünlü türleri için geçerli. İlk aşamada bir ünlüyü izlemek ve onun hakkında bir şeyler okumak gibi bireysel davranışlar yetiyor. Bu başlangıç aşamasındaki bireyler, heyecan arayışı ve eğlence ile motive oluyor. En son aşamada bireyler ünlünün başarıları ve başarısızlıklarıyla aşırı empati kuruyor, ünlüyle aşırı özdeşleşiyor ve hayatının ayrıntılarını takıntılı bir şekilde takip ediyor. Bu parasosyal ilişkiler, bir kişinin duygusal enerjisini, ilgisini ve zamanını harcadığı ve diğer tarafın (persona) diğerinin varlığından tamamen habersiz olduğu tek taraflı ilişkiler ve en çok ünlülerle, kuruluşlarla (spor takımları gibi) veya televizyon yıldızlarıyla yaygın.
Geçmişte parasosyal ilişkiler ağırlıklı olarak televizyondaki kişilerle yaşanıyordu. Artık bu ilişkiler bireyler ile en sevdikleri blog yazarları, sosyal medya kullanıcıları ve oyuncular arasında da yaşanıyor. Parasosyal ilişkilerin doğası ve yakınlığı da olgunlaştı. Reality televizyonu, izleyicilerin televizyon karakterlerinin en mahrem ve kişisel yaşamlarını paylaşmalarına olanak tanıyor ve ünlüler, fikirlerini ve etkinliklerini twitter ve Instagram gibi çeşitli sosyal medya kanalları aracılığıyla açıkça paylaşıyor. Ayrıca İnternet, medya kullanıcılarına 24 saat erişim olanağı sağlıyor. Artan internet bağımlılığı parasosyal etkileşimlerin artmasına neden oluyor. İzleyiciler medya kullanıcısıyla bir bağ kuruyor ve ona karşı sevgi, şükran, özlem, teşvik ve bağlılık duygularını ifade ediyor. Tıpkı Müge Anlı, Esra Erol veya Sıla Türkoğlu fanları gibi. Tabii ki bağ kurduğu kişiye görüntü olarak benzemek de istiyor.
Ünlü ve etkili figürler genç, etkilenebilir hayranlarını estetikleri hakkında kasıtlı olarak aldattığında, tehlikeli bir mesaj iletiyorlar: Ben doğal güzelliğim ile (estetiksiz ve Photoshop’suz) estetik standartlarını karşılıyorum. Dolayısıyla ölümlü hayranlarım benim kadar alımlı değillerse, vay hallerine, bir an önce kendilerini ve şanslarını değiştirsinler! Bu nedenle estetik cerrahlara ünlülerin fotoğraflarıyla gidiliyor. Birçok araştırma özellikle gençlerin benzemek istedikleri ünlü için estetik işlemlerden faydalandığını gösteriyor.
Toplumsal güzellik standartları yeni değil, ancak sosyal medya ile sürekli olarak bunlara uyum sağlamamız konusunda baskı altındayız. Güzelliğe ve yaşlanmaya son derece tek taraflı, sağlıksız bir bakış açısı teşvik ediliyor. Bir de sürekli değişen trendlere uymak lazım. Örneğin 90’larda insanlar kaşlarını alır ya da lazerle ince kemerler haline getirirlerdi, şimdi aynı insanlar gür kaş görünümüne sahip olmak için mikroblade kaş dövmesi yaptırmak “zorunda”. Sonuçta bedeni hiç tamamlanmayan bir proje olarak ele almak gerekiyor. Hayranı olduğunuz ünlünün güzellik standardını karşılamadan yeterince iyi olamayacağınıza inandırılırsanız kendinize verdiğiniz değeri sorguluyorsunuz, sonuçta ruh haliniz ve ilişkileriniz olumsuz etkileniyor.
Şu an için standartlar gözeneksiz bir cilde, yüksek elmacık kemiklerine sahip, kedi gibi gözleri ve uzun, karikatürize kirpikleri, küçük, düzgün bir burnu ve dolgun dudakları olan kalp şeklinde genç bir yüze sahip olmayı gerektiriyor. Ancak bunu sonsuza dek yaptığınızı hayal etmek korkutucu değil mi? Kendinizi bu mükemmel görünen influencer’larla ve ünlülerle kıyaslamak yerine dış görünüşe çok fazla değer verilen bu kültürden uzaklaşmak çaba gerektiriyor.
Bence hangi hesapların sizi iyi hissettirdiği ve hangilerinin kendi değerinizi sorgulamanıza neden olduğu konusunda dikkatli olun. Bunları takip etmeyi bırakmak, tetikleyicileri ortadan kaldırmanın bir yolu. Değerinizi belirleyebilecek tek kişi sizsiniz. Seksin iyi olması direkt olarak kendinizi değerli hissetmenizle alakalı, takip ettiğiniz ünlüye benzeyen elmacık kemiklerinizle değil.
31 Ocak 2024 - Porno porno söyle bana gerçekten o olsa böyle mi olur?
28 Ocak 2024 - İnci taneleri değil, pavyon taneleri!
27 Ocak 2024 - Merhaba İrem, tam cinsellikten kurtuldum diyordum eşim bir yolunu buldu
26 Ocak 2024 - ‘Denizden babanız çıksa’ bir düşünün!
21 Ocak 2024 - Kaslı göğüsler, dolgun dudaklar ve erkeklerin derin kompleksleri