Botoks yaptırmış kadınlarla mümkünse yüz yüze diyaloğa girmeme prensip kararını bir buçuk yıl önce almıştım.
kararım o görüntüden tiksinmemle alakalı değildi sadece.
televizyondaki gündüz programları ve diziler sayesinde artık tamamen anlaşılmaz olan gündelik konuşma dilimiz botokslu insanlar da konuşmaya çalışınca can çekişmeye başlayan hindi feryadına benzediğinden bana söylendiği iddia edilen hiçbir şeyi anlamamaya başladım. yani botokslu surat görmeye tahammül edebilsem dahi bir diyaloğa girmem zaten imkansız olmuştu.
fakat bir buçuk yıl önce almış olduğum prensip kararının tutulabilir ve sürdürülebilir olmadığı ortaya maalesef çıktı.
çünkü bu kararda ısrarlı olsaydım bu benim hayatımın geri kalanında eşim dışında hiçbir kadınla görüşmemem konuşmamam anlamına gelebilecekti. gördüğüm kadarıyla estetik yaptırma arzusu öyle bir salgın haline gelmiş ki bu sınıflar üstü salgın her kadını pençesine almış gözüküyor. bir insanın sadece eşiyle konuşarak yaşayabilmesi de yapılabilir çok hoş bir şey değil.
Şimdi prensip kararımdan vazgeçtiğime göre hayatın her alanında bana maymunlar cehennemi ortamını hatırlatan botokslular dünyasında yaşamaya alışmaya çalışıyorum.
bu fenomene alışabileceğim çok şüpheli. bu yüzden bu yazıdan itibaren botoksa ve estetiğe karşı en iyi bildiğim yöntemle savaş açmaya karar verdim.
Eğer estetiği kullanarak durumun vahametini ortaya sermeye uğraşan performans sanatçılarının örneklerini burada arada bir anlatırsam kendi vücutlarıyla sanat yapan bu sanatçılar aracılığıyla estetik uğruna uğraşan kadınları da belki bu anlamsız ve sonuçta kendilerini daha da çirkinleştiren işten vazgeçiririm belki diye düşündüm.
bugün bu iş için ilk örneği tartışacağım, daha sonra nadiren de olsa yeni örneklerle kadınları estetikten vazgeçirme operasyonumu sürdürme kararındayım.
Bugün vereceğim ilk örnek Fransız performans sanatçısı Orlan.
Orlan 1990’dan bu yana yaptırdığı bir dizi estetik ameliyatıyla yüzünü ve vücudunu sanat tarihinin Mona Lisa, Venüs, Europa gibi isimlerinin yüz hatlarının en güzel yanlarını kendi suratında yeniden yarattırmaya çalışıyor.
Tabii ki aldığı sonuç, birçok estetik operasyonunda olduğu gibi beklendiği şekilde olmuyor.
Üstelik Orlan ‘ameliyat performansı’ dediği sanatında bazı ameliyatları canlı yayında yayınlıyor ve hatta bazılarında uyutulmayı reddederek ameliyat sürerken bazı kitapları da yüksek sesle okuyabiliyor.
bu performansın bir amacı da kadının bir güzellik idealine ulaşmak için neler çekmeye razı olabildiğini ve bu işin temelde işkenceye benzeyen formatını da göstermek.
Kadınlara tavsiyem, eğer bu estetik illetinin pençesinden kurtulmak istiyorlarsa bence Orlan’ı takibe alsınlar ve onun ameliyat performanslarını dikkatle izlesinler. Bakalım ondan sonra yeni bir estetik ameliyat kararı almak o kadar kolay olabilecek mi?